.

"Türkiye, küresel narenciye suyu pazarında nasıl söz sahibi olabilir?"
Borsamız Başkanı Abdullah Özdemir, Gıda Teknolojisi Dergisi'ne değerlendirdi.
70 milyon dolar narenciye suyu ihracatı yapan ülkemizin, 7,2 milyar dolarlık hacmi olan dünya pazarından aldığı pay %0,97 gibi son derece düşük bir seviyede bulunuyor.
Birleşmiş Milletler Tarım ve Gıda Örgütü (FAO) tarafından yayınlanan en güncel verilere göre, dünya narenciye üretimi 169 milyon ton düzeyindedir. Bu sıralamada, ilk basamakta.47,7 milyon tonla Çin yer almakta olup,onu 20,5 milyon tonluk üretimiyle Brezilya,14,6 milyon tonla Hindistan ve 9,5 milyon ton üretim gerçekleştiren Meksika takip etmektedir. 2024 yılı itibariyle Türkiye 5,5 milyon ton narenciye üretimi gerçekleştirmiştir. Ülkemiz, yıllar itibariyle dünyada 5 ila 9'uncu sıralar arasında değişen bir konuma sahiptir.
Dünya genelindeki ihracat pazarı incelendiğinde, 15 milyon ton hacminde ve 16,5 milyar dolar değerinde sofralık narenciye pazarlanmaktadır. 3 milyon tonla İspanya ve 2,7 milyon tonla Güney Afrika ilk iki sırayı alıyorlar. 2024 yılında 1,6 milyon ton sofralık narenciye ihraç eden Türkiye, bu ticaretten 1 milyar dolar gelir elde etmiştir.Ülkemiz, yıllar içinde dünyanın en büyük narenciye ihracatçıları arasında 2 ila 5'inci sıralarda yer almaktadır. Veriler, Türkiye'nin hem dünya narenciye üretiminde hem de sofralık narenciye ihracatında önemli bir oyuncu olduğunu göstermektedir. Ancak, bu sektörde hala atılması gereken kritik adımlar vardır. Narenciye, sadece sofralık tüketimle sınırlı kalmayan; meyve suyu, marmelat, reçel, konserve gibi ürünleri de kapsamaktadır. Narenciye kabuklarından elde edilen uçucu yağlar kozmetik, ilaç ve kimya sanayisinde yaygın olarak kullanılan bir endüstriyel ham maddedir. Özellikle, endüstriyel narenciye ürünlerinin birim ihraç fiyatı, sofralık narenciye ürünlerine kıyasla çok daha yüksek olup, katma değer yaratma potansiyeli oldukça fazladır.
NARENCİYE ÜRETMEYEN HOLLANDA NARENCİYE SUYUNDAN 1 MİLYAR DOLAR KAZANIYOR
Ne yazık ki, Türkiye endüstriyel narenciye ürünleri alanında oldukça geride olup, narenciye işleme sanayisi hala gelişmemiştir. Dünya genelinde sofralık narenciye pazarı 16,5 milyar dolarken, narenciye suyu pazarının değeri 7,2 milyar dolara ulaşmıştır. Bu pazarın ürün bazındaki payları incelendiğinde, portakal suyu %83,5'lik oranla en büyük pazar payına sahiptir. Onu %3,5 ile greyfurt suyu ve %3'le limon suyu takip etmektedir. Kalan %10'luk dilim ise mandalina, bergamot ve turunç suyu gibi ürünlerden oluşmaktadır.
Türkiye'nin narenciye suyu ihracatı sadece 70 milyon dolar olup, 7,2 milyar dolarlık pazardan aldığı pay %0,97 gibi son derece düşük bir seviyededir. Dahası, ülkemiz aynı zamanda 28,4 milyon dolar narenciye suyu ithalatı yapmaktadır ki, bu da dikkatle üzerinde durulması gereken bir konudur. Narenciye üretiminde dünya ikincisi olan Brezilya 2,5 milyar dolarlık narenciye suyu ihracatıyla %34,5'lik pazar payına sahip olup sektörde lider konumundadır. Türkiye'nin narenciye üretiminde rekabet ettiği Meksika 501 milyon dolar, İspanya 426 milyon dolar ve ABD 314 milyon dolar narenciye suyu ihraç etmektedir. Narenciye üretimi Türkiye'den daha düşük olan İtalya, Güney Afrika ve Arjantin, narenciye suyu ihracatından sırasıyla 267, 150 ve 124 milyon dolar gelir elde etmektedir. Arjantin'in yalnızca limon suyu ihracatı (113 milyon dolar), Türkiye'nin tüm narenciye suyu ihracatından daha fazladır.
En dikkat çekici hususlardan biri de, narenciye üretmeyen Hollanda'nın narenciye suyu ihracatından 1 milyar dolar kazanmasıdır. Bu rakam, Türkiye'nin sofralık narenciye ihracatından elde ettiği gelire eşittir. Hollanda, Brezilya'nın ardından dünya ikincisi konumundadır. Benzer şekilde, narenciye üretmeyen Belçika 648 milyon dolar, Almanya ise 271 milyon dolarlık narenciye suyu ihraç etmektedir. Halihazırda sofralık narenciyeyi diğer ülkelere kıyasla ton başına daha ucuza ihraç eden Türkiye, sofralık portakal, mandalina, limon ve greyfurttan hak ettiğini kazanamadığı gibi,narenciye suyu pazarında da neredeyse yok gibidir. Üstelik, narenciye sektörünün geleceğine dair olumsuz öngörüler de mevcuttur. ABD Tarım Bakanlığı (USDA) tarafından yayınlanan raporda, ülkemizin narenciye üretiminin geleceğine dair tahmin yapmanın belirsizliğine vurgu yapılmış ve bu durumun ana sebepleri arasında, narenciye alanlarının inşaat sektörü yatırımlarına ve özellikle Ege Bölgesi'ne yakın yerlerde turizm yatırımlarına kayması gösterilmiştir.
SANAYİ TİPİ NARENCİYE ÜRETİMİ PLANLAMASI YAPILMALIDIR
İlk olarak, ülkemizde narenciye suyuna yönelik sanayi alt yapısı yetersiz durumdadır. Daha açık bir ifadeyle, Türkiye'de narenciye işleme tesisleri yeterince gelişmemiş olup, modern ve verimli işletmelerin sayısı oldukça sınırlıdır. Narenciye suyu üretimi için ileri teknoloji gerektiren konsantre üretim tesisleri, ihtiyacı karşılamaktan uzaktır. Üstelik, meyve suyunun kalitesini korumak ve daha uzun raf ömrü sağlamak için kritik öneme sahip olan pastörizasyon sistemleri yeterince etkin işlememektedir.
Bu nedenle, narenciye suyu işleme tesislerinin modernizasyonu ve kapasite artırımına yönelik teşvikler artırılmalı, Ar-Ge yatırımları güçlendirilerek üretimde verimlilik sağlanmalıdır.
İkinci olarak, Türkiye'de sofralık narenciye üretimine ağırlık verilmesi nedeniyle sanayi tipi narenciye üretimi yetersiz kalmaktadır. Mevcut sofralık narenciye ürünlerimizin meyve suyu oranı endüstriyel talebi karşılamaktan uzaktır. Sıkmalık narenciye çeşitlerimizin su içeriği ve verimliliği düşük olup, sanayi ihtiyaçlarına tam anlamıyla cevap verememektedir. Bu nedenle, narenciye ürün deseninin endüstriyel talebe uygun hale getirilmesi gerekmektedir. Bu dönüşümü sağlayabilmek için, yeni bir narenciye üretim planlaması yapılmalı ve üreticilere yönelik destek mekanizmaları oluşturulmalıdır.
Tarım ve Orman Bakanlığı'nın uygulamaya koyduğu 13 ürün ve yem bitkisi için planlama ve destekleme programına narenciye de dahil edilmelidir. Özellikle bu sürecin acilen başlatılması gerekmektedir.
Narenciye tarımı, tek yıllık bitkiler gibi kısa sürede verim vermediği için, fidan dikimi, gelişimi ve verimli hale gelmesi uzun yıllar alan bir süreçtir. Bu dönem boyunca. üreticilerin gelir kaybı yaşamaması için, vergi avantajları ve düşük faizli kredi imkanları sunulmalıdır.
NARENCİYE SUYU ÜRETİMİNDE KALİTE STANDARDINA İHTİYAÇ VAR
Üçüncü olarak, ülkemizde narenciye hasadında öncelikle en kaliteli ürünler soğuk hava depolarında bekletilmekte, ikinci kalite ürünler ise ağırlıklı olarak ihracata ve iç talebe yönlendirilmektedir.
Narenciye suyuna giden kısım ise ıskarta olarak adlandırılan en düşük kaliteli meyveleri kapsamaktadır. Bu durum, dış pazarlar açısından Türkiye'den ihraç edilen narenciye suyunun cazibesini azaltmaktadır.
Uluslararası markalar, ürünlerinde her zaman aynı kaliteyi sunmalarıyla öne çıkmaktadır. Türkiye'de ise ürün kalitesinde tutarlılık sağlanamamakta; bu da tüketici güveni oluşturmayı zorlaştırmaktadır.
Dolayısıyla, narenciye suyu üretiminde ham maddeden şişelemeye kadar olan tüm süreçlerde kalite standartlarının belirlenmesi ve bu standartlara uyumun sıkı bir denetim mekanizması ile takip edilmesi son derece önemlidir.
Dördüncü olarak, Brezilya gibi ülkeler, düşük maliyetle yüksek miktarda üretim yaparak fiyat avantajı sağlamaktadır Bu avantaj, narenciye suyu fiyatlarına da yansıyarak pazarda hâkim konuma gelmelerine olanak tanımaktadır. Hollanda ve Belçika gibi narenciye üretimi yapmayan ülkeler ise güçlü lojistik alt yapıları ve ticaret bağlantıları sayesinde ithal ettikleri narenciye konsantrelerini dünya pazarına sunabilmektedir. Bunun yanı sıra, büyük narenciye üreticisi olan gelişmiş ülkeler, narenciye toplama ve budama gibi işlemlerde ileri teknoloji kullanarak verimliliklerini artırmaktadır. Mekanik sistemler sayesinde hem ağaçlara hem de meyveye zarar vermeden hasat yapılabilmekte, ürün kayıpları azaltılabilmekte ve böylece üretim maliyetleri düşürülerek narenciye suyu kârlılığı artırılmaktadır. Türkiye'nin de rekabet gücünü artırabilmesi için benzer mekanik ve teknolojik yöntemleri benimsemesi gerekmektedir. Bu tür yatırımlar yüksek bütçeler gerektirdiğinden, verilecek destekler için teşvik sistemleri daha cazip hale getirilmelidir.
DÜNYADA TANINAN NARENCİYE SUYU MARKAMIZ MAALESEF YOK
Son olarak, ülkemizde narenciye suyu üretimi çoğunlukla küçük ve orta ölçekli işletmeler tarafından yapılmakta; bu da markalaşma ve pazarlama için gereken sermaye ve sürdürülebilirlikten yoksun bir yapı yaratmaktadır. Bu nedenle dünya pazarlarında tanınan bir Türk narenciye suyu markası neredeyse bulunmamaktadır. Hatta iç pazarda dahi bu sayı bir elin parmaklarını geçmemektedir. Bu kapsamda, markalaşma potansiyeli yüksek olan narenciye suyu üreticisi firmalarımıza, üretimden pazarlamaya, satışlardan satış sonrası hizmetlere kadar bütün süreçleri kapsayan Turquality desteklerinin daha iyi anlatılması ve bu programdan yararlanma potansiyeli olan firmalarımıza pozitif ayrım yapılması sektörümüzün geleceği açısından yararlı olacaktır.
Sonuç olarak, narenciyede ülkemizin iç tüketimi ve ihracatının toplamı, üretimin altında kalmaktadır. Bunun en yakın örneği, 2023 yılında 7,9 milyon tona ulaşan narenciye üretimi döneminde yaşandı. Birçok ürün dalında ziyan olurken, üreticilerimiz maddi ve manevi olarak büyük zarar ettiler. Bunun önüne geçmek için başta narenciye suyu olmak üzere narenciye işleme sanayimizi geliştirerek endüstriyel narenciye ürünleri üretmeliyiz. Devletimizden beklentimiz; taleplerimizin dikkate alınması, belirtilen sorunların çözümüne yönelik politikalar oluşturulması ve bu politikaların istikrarlı bir şekilde uygulanmasıdır. Aksi takdirde, her yıl daha da büyüyen bu pazarda rekabetçi olmamız mümkün olmayacaktır.

